Yumuşak doku profil analizi

Yumuşak doku profil analizi

Yumuşak doku profil analizi ortodontik tanıda yararlanılan en önemli kriterlerden biridir. Yüz, profilden incelendiğinde saçlı deri-glabella; glabella-sous nasale, sous nasale-menton noktaları arasındaki mesafelerin yaklaşık olarak birbirine eşit olması beklenir. Dik yönde büyüme modeline sahip (hiperdiveıjan)bireylerde alt çene geriye rotasyon yaptığından alt yüzün (sous nasale-menton arası) dik yön boyutları artar. İskelet yapıdaki bu artış doğal olarak yumuşak dokuları da etkiler. Dudaklar arasındaki temas (oral seal) ortadan kalkar. Birey dudaklarını kapatmak istediğinde zorlanır. Dudaklar kapanırken dudak altı oluğu azalır ya da tamamen ortadan kalkar. Bu tip bireylerde alt çene ucu da geriye gittiğinden burun daha bariz hale gelir.

Yatay yönde büyüme modeline (hipodiverjan) sahip bireylerde ise alt çene öne rotasyon yaptığından alt yüzün dik yöndeki boyutları azalma gösterir. Bu tip bireylerde dudaklar birbirleri üzerine kuvvetle bastırıldıklarından dudak altı oluğu belirgin hale gelir.

Profilden yumuşak doku analiz yöntemleri içinde en sık kullanılan ikisi Steiner ve Ricketts'e ait olanlarıdır. Steiner analizinde, yumuşak doku çene ucu (Pogonion sofi) ile burun ucu dudak üst kısmı arasındaki “S” şeklindeki eğrinin orta noktası arasına çizilen doğrunun dudaklarla arasındaki ilişkiler dikkate alınır. Buna göre, dengeli bir yumuşak doku profilinde üst ve alt dudaklar bu doğruya teğet olmalıdır.

Ricketts analizinde ise yumuşak doku çene ucundan burun ucuna teğet geçen doğrunun (E estetik doğrusu) dudaklarla ilişkisine bakılır. Ricketts'e göre, dengeli bir profil yapısında bu doğrudan üst dudak 4 mm, alt dudak ise 2 mm geride yer almaktadır. Burun ucunun yaşla beraber önemli düzeyde büyüme gösterdiği de dikkate alındığında yaş ilerledikçe dudakların E doğrusundan uzaklaşmaları normal olarak kabul edilmektedir.

Bireyler profilden incelendiklerinde üst-orta ve alt yüz yüksekliklerinin birbirine eşit olduğu kabul edilir. Ortodontide bireyler yumuşak doku profillerine göre çizgisel, dışbükey ve içbükey olmak üzere üç temel tipte incelenip sınıflandırılabilir. Bunun amacı bireylerin ön-arka ve dik yöndeki büyüme gelişim modelleri ve genel hatlarıyla iskelet yapı özellikleri hakkında fikir edinmektir.

1-Çizgisel profil:

Alın-burun altı (sous-nasale noktası) ve çene ucunun aynı düzlem üzerinde olduğu bireylerde gözlenen profil şekli olup genellikle Ortodontik tedavilerde ulaşılmaya çalışılan ideal ilişkileri yansıtır.

2-Dış bükey (konveks) profll :

Ana hatlarıyla bakıldığında üst çene ileride, alın ve çene ucu geride yer almış bir yapı özelliği gösterir. Bu bireylerin iskelet sınıf II yapı özelliğine sahip oldukları söylenebilir.

3-İç bükey (konkav) profil :

Üst çenesi geride, alın ve çene ucu ileride yer alan bir bireyin profilidir. Bu bireylerde sınıf III iskelet yapı özellikleri bulunduğu söylenebilir.

Yukarıdaki profil sınıflamaları bireylerin iskelet yapılan konusunda ağız dışından fikir edinmeye yöneliktir. Bu sınıflamalar bireylerin dişsel ve iskeletsel yapı detaylarını vermez. Örneğin içbükey profilli bir birey incelenirken üst çenenin mi geride, alt çenenin mi ileride yer aldığı konusu tartışma dışıdır. Bu bireyin detaylı iskelet yapı özellikleri öğrenmek istenirse sefalometrik analiz yapılması gereklidir. Pratik olarak her hastadan sefalometrik film alıp incelemek mümkün olmadığından profil yapı özellikleri iskeletsel ve dişsel yapı özellikleri konusunda da değerli bilgiler verebilmektedir.

Cephe incelemesi:

Cephe incelemesinde bireyin dik yönde ve transversal (yatay) yöndeki iskelet yapı özellikleri konusunda bilgi edinmek mümkün olmaktadır.

Hastanın cepheden incelenmesi esnasında ilk dikkat edilmesi gereken nokta, yüzde belirgin bir asimetri olup olmadığıdır. Buna karar vermede kullanılan başlıca noktalar saçlı deri (trichion), kaşların ortası (glabella), burun altı (sous nasale) ve alt çene altı (menton) noktalarıdır. Bunun dışında üst dudak orta noktası (vermilion) da pratikte sık olarak kullanılan noktalardan biridir. Pratikte ideal yüz simetrisiyle karşılaşmak oldukça güçtür. Yüzü orta Oksal düzlemden ikiye ayırdığımızda sağ ve sol yarıların birbirine tam olarak benzemedikleri görülür. Genellikle sol tarafın sağ tarafa oranla daha basık olduğu kabul edilir. Bu konuda güzellik kraliçelerinin yüzlerinde yapılan çalışmalarda yüzün bir parçasının kopyası alınarak diğer tarafa yapıştırıldığında bile görüntünün simetrik olmadığı hatta yüz ifadesinin Önemli ölçüde değişime uğradığı gözlenmiştir.

Bununla birlikte insanlarda kabul edilebilir bir yüz simetrisi olmalıdır. Sentrik oklüzyon konumunda, yukarıda sözü edilen noktaların aynı düzlem üzerinde bulunduğu olgularda yüz simetrisinden söz edilebilir. Genel olarak, üst ve alt diş kavislerine ilişkin dişsel orta çizgilerin de yüzün orta çizgisiyle çakıştığı kabul edilir. Buna karşılık bir bireyde yüz asimetrisinden söz ediliyorsa bunun belirgin düzeyde olması gerekir. İskeletsel asimetrilerde, yumuşak doku da etkilendiğinden bu durum yüze de yansır ve cephe incelemesi sırasında kolayca belirlenebilir. Bu kişilerde genellikle yüzün bir tarafındaki kaslar daha şişkin, gonion bölgesi daha sarkık, göz düzlemi ile ağız düzlemi arasındaki paralelliğin önemli ölçüde bozulmuş olduğu dikkati çeker. Bu kişilerin ağız içi incelemelerinde büyük olasılıkla tek taraflı çapraz kapanış vardır. Buna paralel olarak alt ve/veya üst oklüzal düzlemler de yüzdeki asimetriye uygun şekilde bir tarafa doğru eğilmiş olabilir. İskeletsel asimetrik yapı gösteren bu tip olguların tedavisi oldukça güç ve zaman alıcıdır. Bu nedenle en erken dönemde bir ortodonti uzmanı tarafından kontrol altına alınmalarında fayda vardır.

Bazı kişilerde ağız açılıp kapanırken alt çenede herhangi bir yana kayma gözlenmez ancak tam dişler temasa geldiği anda yana ya da öne doğru bir kayma meydana gelebilir. Fonksiyonel olan bu kaymalarda en önemli etken erken tüberkül temaslarıdır. Özellikle karışık dişlenme dönemindeki bireylerde, diğer dişlere göre daha belirgin olan süt kaninler bölgesinde ortaya çıkan erken temaslar alt çenenin öne ya da yana kaymasına neden olur ve anterior ya da tek taraflı yan çapraz kapanışa yol açar. Büyüme döneminde fonksiyonel olan bu olay bu dönemde kolaylıkla tedavi edilebilir ancak büyüme dönemi sonrasında morfolojik hale dönüşür ve bundan sonra artık iskeletsel sorun olarak karşımıza çıkar. Bu tip anomalilerin zamanında belirlenmesinde diş hekimlerine önemli görev düşmektedir çünkü bu kişiler büyük çoğunlukla ortodonti uzmanından önce diş hekimine gitmektedir. Bir asimetri olgusunda sadece hasta modellerine bakılarak karar verilemez. Sadece modellerin incelenmesi son derece hatalı sonuçlara neden olabilir. Olgular incelenirken yüzün ve özellikle üst yüzün orta çizgisi rehber olarak alınmalıdır. Örneğin ağız içinde asimetri saptanan bir hastada üst dişlerin mi alt dişlerin mi yoksa her iki çeneye ait dişlerin mi kayma gösterdiğinin belirlenebilmesi için üst yüze ait orta çizgiyi belirleyen noktalar deri üzerine keçeli bir kalemle işaretlenir. Pratikte üst dudağın orta noktası (vermilion) bu konuda iyi bir rehber olarak kabul edilebilir. Üst dudağa ait olan bu noktanın kullanılabilmesi için elbette kişide doğuştan dudak yarığı ya da bunun operasyonuna ait sikatris veya buna benzer bir yara izinin bulunmaması gerekir. Üst yüzün orta çizgisine ve bireyin gülme çizgisine bakılarak hangi dişlerde yana kayma olduğu belirlenebilir.

Birçok asimetri olgusunda alt çenede de yana kaymalar söz konusu olduğundan bu çeneye ait orta çizginin röper alınması hataya yol açar. Özellikle tek taraflı posterior çapraz kapanış gösteren olgularda bu yana kayma çok net olarak dışarıdan da gözlenebilir (Bkz olgu 4). Ancak kişinin yumuşak dokularının dolgun olup olmaması ya da yumuşak dokuları ilgilendiren apse, ödem vb. patolojik durumların da asimetriyi gizleyebildiği ya da daha görünür hale getirebildiği unutulmamalıdır.

Asimetriler alt çene eklemi morfolojisiyle de ilgili olabilir. Kondillerden birinin diğerinden daha büyük ya da ramuslardan birinin daha uzun olması gibi morfolojik nedenlerden dolayı alt çene yana kaymaları gözlenebilir. Böyle olgularda özellikle hasta ağzını açıp kapatırken dikkati çeken bir yana kayma olup olmadığı incelenmelidir. Morfolojik asimetrilerde ise alt çene açıkken de kapalıyken de asimetride değişiklik meydana gelmez. Böyle olgular tamamen ortodonti uzmanları tarafından ele alınmalıdır.

Yorumlar (0)
Yorum Yap