Süt Dişlerinde Çürüğün Anatomik Sınıflandırılması

Süt Dişlerinde Çürüğün Anatomik Sınıflandırılması

A)Mine Çürüğü: Mikroskobik olarak birinci derece olan mine çürüğü, sürekli dişlerde olduğu gibi, tebeşirimsi, ya da esmerimsi bir leke halinde başlar. Çürüğün gelişimi bakımından, klasik düşünceye göre, leke ne kadar beyazsa çürük o kadar derindir ve çabuk ilerler; leke ne kadar koyu ise çürük o kadar sınırlıdır ve daha yavaş ilerler.

Fonksiyonel belirti olarak, spontane ve provoke hiçbir belirti yoktur. Anne tarafından, ya da muayene sırasında görülür. Genellikle bu zamanda artık gelişim fazındadır ve mine çürüğüne çok kez bir dentin reaksiyonu, ya da çürüğü eşlik eder. Dentin çürüğü sferik olarak gelişir ve dış etkilere karşı daha dayanıklı olan mine henüz bütünüyle harap olmadığından, altındaki dentin tabakasının boşalması ile sekonder olarak çöker.

Süt dişlerinin mine tabakasının ince ve kırılgan olması nedeni ile bu çökme ve dentinin açığa çıkması daha kısa sürede, hemen çürüğün başlangıcından itibaren olur. Fizik belirtisi, yukarıda söylenilen renk değişikliğidir. Sond’la muayenende başlangıç döneminde bile minenin kayganlığını kaybettiği hissedilir, madde kaybının olduğu ileri dönemde ise sondun ucu kavite kenarlarına takılır. Çürük ara yüzde lokalize olmuşsa, bu ileri dönemlerde yemek kalıntılarının dişler arasında birikmesi, orada bir kavitenin meydana geldiğinin belirtisidir.

B) Dentin Çürüğü: Dentin çürüğü, mine çürüğüne sekonder olarak meydana gelir ve süt dişi dentinin yapısının özelliklerine bağlı olarak çabuk gelişir. Pulpa boynuzlarının yakınlığı, dentin tabakasının inceliği nedeni ile kısa zamanda pulpaya ulaşır. Sekonder dentin yapımı, fizyolojik kök resepsiyonunun başlanmasından sonra yavaşlar, ya da duraklar.

Bundan ötürü, yalnız çok erken yaşlarda, yani fizyolojik kök resepsiyonunun henüz pek ilerlemediği durumlarda reaksiyonel sekonder dentin meydana gelebilir. Bu takdirde, pulpanın çürük tarafındaki boynuzunun silindiği görülür. Dentinin reaksiyon kapasitesi hakkında yapılan istatistiklere göre, çürük ya da başka bir etkene karşı süt dişi dentininin cevabı dişin ve çocuğunun genel durumuna göre değişir.

Bu durum sürekli dişlere uygulanan biyolojik dentin tedavisinin süt dişlerinde her zaman başarılı olmama olanağını kolayca açıklamış olur. Bakteriyolojik bakımdan Mc GREGOR. MARSHAND ve BATTY’nin araştırmaları, bakteri hücum bölgesinden önce, yumuşamış fakat steril bir dentin tabakası varlığını ortaya koymuşlardır.

Histolojik olarak, reaksiyonel dentinin çürüğe karşı meydana getirdiği engel, onun dentin kanalcıklarından fakir olmasına bağlıdır. Eğer reaksiyonel dentin önceden hücuma uğramış primer dentine eşit ya da daha çok kanalcık kapsarsa, mikrop hücumunu engelleyemez, kanalcık sayısı azsa, salgın yolları da az demektir.

Bu durumda çürük az, ya da hiç geçirgen olmayan reaksiyonel dentin sınırlarında, primer dentin içerisinde yayılma eğilimindedir. Klinik bakımından ikinci derece olan dentin çürüğü: Başlangıçta sesizdir, çocuğun ve ana- babanın dikkatini çekecek bir rahatsızlık meydana getirmez, çiğneme fonksiyonunu engellemez, çoğunlukla sistematik kontrol amacı ile yapılan muayene sırasında tesadüfen ortaya çıkarılır.

Daha ileri dönemde, ısı değişikliği ya da asitli ve şekerli yiyeceklerin sebep olduğu, provoke ağrıların ortaya çıktığı, derin bir dentin çürüğü görülür. Bu ileri dönemde dentin çürüğünü, bazen sessiz olup sayısız yanılmalara yol açan ve ikinci derece çürük niyetine doldurularak ağrılı ve iltihaplı komplikasyonlara yol açan kronik pulpitis ve gangrenden ayınmak için çok dikkatli olmalıdır.

Başlangıçta, besin parçacıklarının baskısı, ani ısı değişiklikleri, sondla yoklama fena bir his uyandırır; çürük ilerlemişse, en ufak bir irkiltme, provoke fakat çok kısa süreli, ve lokalize bir ağrı uyandırmaya yeterlidir. Preselin ucuna sarılan bir pamukla kavite tabanına baskı yapmak da ağrı uyandırır. Kavitenin biçimi, çürüğün lokalizasyonuna göre değişir. Sürekli dişlerde rastlanılan oklüzal ve ara yüz çürükleri, süt dişlerinde farklı bir klinik görüdedir. Sürekli dişlerde oklüzal ve ara yüz çürüklerinin başlangıçta uzun bir süre dayanıklı mine ile örtülü kalmasına karşılık, burada mine tabakası daha ince ve kırılgan olduğundan kısa sürede harap olur ve dentin çürüğü başlangıçtan itibaren açığa çıkmış olur.

Ayrıca, süt dişlerinde sond’la yoklamada, yumuşak dentin tabakasının altında sert reaksiyonel tabaka ve sağlam dentinin kendine özgü sesi her zaman duyulmaz. Gelişim, genellikle sessiz olarak pulpitis’e doğrudur. Süt dişi dentini geniş dentin kanalcıkları kapsadığından geçirgendir ve çok kez pulpa açılmadan enfeksiyon pulpaya kadar ulaşır. Dentin tabakasının ince, pulpa odasının geniş ve yüzeye yakın olması bu olayı hızlandırır.

Yorumlar (0)
Yorum Yap