Kemiksel organların büyümesindeki temel prensipler

Kemiksel organların büyümesindeki temel prensipler

Ortodontin'in ilgi alanını, baş ve yüz bölgesini oluşturan dişler, çeneler, bu yapıları çevreleyen yumuşak dokular (periodontal dokular, kaslar, bağlar vs.), organlar (göz, kulak vs.) ve ağız, burun boşluğu gibi fonksiyon gören boşluklar oluşturmaktadır. İnsan vücudunun büyüme ve gelişimi sırasında yukarıda sayılan bölümler arasında çok yakın ilişkiler gözlenir. Bütün doku ve organlar az ya da çok birbirlerinden etkilenirler. Hiçbir doku ve organ diğerlerinden bağımsız şekilde büyüme ve gelişim gösteremez.

Baş ve yüzün iskeletini oluşturan kemiklerin ortodonti pratiğindeki Öneminin diğer tüm dokulardan daha fazla olduğu şüphesizdir. Bu nedenle kemik yapıların büyümesindeki temel prensiplere biraz daha yakından bakmakta fayda vardır.

Vücudumuzdaki kemiksel yapıların büyümesi konusunda vurgulanması gereken ilk nokta, bu yapıların kendi başlarına değil, kendilerini kuşatan yumuşak doku ve organların faaliyetlerine bağlı olarak yani bir anlamda onların ihtiyaçlarına cevap olarak büyüme ve gelişim gösterdikleri gerçeğidir. Söz gelimi, kafatasının büyüme ve gelişimi beynin büyüme ve gelişimine bağlı olarak gerçekleşir. Yani bu bölgedeki büyüme ve gelişimin ana kaynağı beynin büyümesi esnasındaki ihtiyaçlarıdır. Benzer şekilde çene kemiklerindeki büyümenin ana kaynağı ağız ve çevresindeki dil, dudak, yanak kasları ve benzeri yumuşak doku ve organların fonksiyonları esnasındaki ihtiyaçlarıdır.

Kemikler, çocukların oyun hamurları gibi plastik yapılardır ve kuvvet etkisi altında kolayca şekil alabilirler. Bu yapıların, etrafındaki kas, lif gibi yumuşak dokuların uyguladığı kuvvetlerden etkilendikleri ve buna bağlı olarak şekillendikleri pratikten de bilinmektedir. Bu konuda verilen klasik bir örnek vardır: Mühendislere belli kuvvet değerleri verilmiş ve bu veriler doğrultusunda bu kuvvetlere en az malzeme ile en çok direnç gösterecek yapı şeklini çizmeleri istenmiştir. Konuyla hiç ilgisi olmayan bu mühendislerin çizdiği şekil bir femur başıdır. Çene kemikleri de çevredeki kasların aktivitesine bağlı olarak şekillenmeler gösterirler. Örneğin masseter kasının mandibula üzerinde yapıştığı bölgenin (tuberositas masseterica) mandibula kemiğinin diğer bölgelerine oranla çok daha çıkıntılı olmasının nedeni söz konusu kasın fonksiyonlarına bağlı olarak kemiğin gösterdiği şekillenmeden başka bir şey değildir. Aynı örnek, mental kas ile çene ucu (semfız bölgesi) için de geçerlidir. Bu kasların uyguladıkları kuvvetlerin şiddetlerinde ve/veya yönlerinde değişiklik olmadığı sürece kemik yapıların şekillerinde de bir değişim meydana gelmez çünkü arada bir denge oluşmuştur. Ancak, kas kuvvetlerinin şiddetleri ve/veya yönleri değiştiğinde kemik yapıda da buna bağlı olarak yeni şekillenmeler ortaya çıkmaya başlayacaktır. Kemik yapıların çevre kasların kuvvetlerine bağlı olarak şekil değiştirebilecekleri fikri ortodontideki başlıca tedavi yöntemlerinden biri olan fonksiyonel tedavilerin de felsefesini oluşturmaktadır Bunu kısaca şöyle açıklamak mümkündür:

 

Ortodontide iki temel tedavi kavramından söz edilebilir. Bunlardan biri mekanik diğeri fonksiyonel tedavi kavramlarıdır. Mekanik tedavilerde amaç kemiksel yapıların mekanik kuvvetler etkisi altında şekillendirilmesidir. Bu tedavi sonunda istenen şekle getirilen kemiksel yapının bu şeklini koruması, eski haline dönmemesi için pekiştirme apareyi denen aygıtlar kullanılır. Örneğin, bir üst çene darlığı olgusunda çene, sabit ya da hareketli apareyler kullanılarak mekanik olarak genişletilir. Bu genişletme sonrasında dilin alam genişletilmiş, buna karşılık dişler ve alveol kemiği, çevredeki dudak ve yanak kaslarının içine doğru itilmiş olur. BU işlemler sonrasında alveol kemiğinin aldığı yeni şeklin kalıcı olabilmesi için pekiştirme tedavisi uygulanır. Pekiştirme dönemi içinde çevre yumuşak dokularını (içeriden dil, dışarıdan yanak ve dudak kaslarının) değişen kemik şekline adapte olması; bir başka ifadeyle kemik yapı çevresinde yer alan kaslar arasındaki kuvvet dengesinin sağlanması beklenir. Eğer bu adaptasyon olmazsa, kas kuvvetleri arasında denge sağlanamazsa geriye dönüşten (nüks) söz edilir.

Bu kuvvetler arasında (Örneğin: dudak hipotonisi ya da hipoglossi gibi nedenlere bağlı olarak) dengesizlik ortaya çıkarsa diş kavsi de kuwetin az olduğu tarafa doğru yer değiştirir ve ortodontik anomaliler ortaya çıkar. Resim l'de hipoglossi gösteren bir bireyde dil aktivitesindeki yetersizliğe bağlı olarak alt diş kavsinde ortaya çıkan deformasyon görülmektedir. Bu bireyde çevre kas kuvvetleri normal sınırlarda olmasına rağmen dilin diş kavsini içeriden yeterince destekleyememesine bağlı olarak dişlerin linguale doğru şiddetle devrildikleri dikkati çekmektedir. Bu bireyde alt kesicilerin eksikliğine rağmen bu şiddette olan deformasyonun kesicilerin varlığında çok daha şiddetli olacağı aşikârdır.

Yukarıda verilen örnekler, diş kavislerinin ya da genel anlamda kemiksel yapıların çevre yumuşak doku ve organların fonksiyonlarına bağlı olarak şekillendikleri fikrini desteklemektedir.

Ortodontide kullanılan ikinci tedavi felsefesi olan fonksiyonel tedavi kavramı da, işte bu fikirden yola çıkılarak ortaya konmuştur. Bu tedavi yönteminde, öncelikle, diş kavisleri üzerinde etkili olan ve diş kavsinin deforme olmasına sebebiyet veren kas kuvvetleri arasındaki denge oluşturulur. Dengelenen iç-dış kas kuvvetleri arasında kemik yapının da zamanla istenen şekle gelmesi beklenir. Yukarıdaki üst çene darlığı örneğini fonksiyonel tedavi yaklaşımıyla ele aldığımızda yapılması gereken, üst çeneyi daraltan yanak kaslarının diş kavisleri üzerindeki etkisini ortadan kaldırmak ve dilin etkisini ortaya çıkartarak diş kavsinin genişlemesini sağlamaktır. Çenelerin ve dento=alveoler kavislerin aktif büyüme gelişim döneminde gerçekleştirilmesi gereken bu işlem yıllar alan uzun bir zaman dilimi içinde etkili olduğundan ve tedavi sonunda kas dengesi tam olarak elde edildiğinden ayrıca pekiştirmeye ihtiyaç göstermez. Fonksiyonel ortopedik apareylerden olan Frankel apareyine ait dudak paletleri ve yanak şiltlerinin görevi, diş kavsini daraltan orbicularis oris ve buksinatör mekanizmaya ait kasları diş kavsinden uzak tutarak kavsin dil etkisiyle genişlemesine yardımcı olmaktır.

Yorumlar (0)
Yorum Yap